Tuna Altınkaya

Ressam

Selam Tuna ben.

Her şey yaz tatilinde Can Yayınevinden gelen bir koli ‘Pıtırcık’ serisiyle başladı.

Pıtırcığın maceralarını okumak, kavurucu yaz öğlenlerini eğlenceli hale getirmişti.

Elbette öğle uykusundan kaçmak içinde kabul edilir bir mazeret veriyordu.

Fransız mizah yazarı Rene Goscinny’nin yazdığı o eğlenceli hikayelerle, yerinden kımıldamadan bambaşka bir dünyaya girebilmeyi öğrendim. Serinin çizeri sanatçı Jean-Jacques Sempe, en basit çizgilerin ne kadar inandırıcı ve samimi göründüğünü fark etmemi sağladı. O yazdan sonra yazmadan geçirdiğim tek bir günüm dahi olmadı diyebilirim.

 

Yazmaya olan tutkun sayesinde Gazetecilik eğitimimi tamamladım ve mesleğimi ülkenin kıymetli kurumlarında yapabilme şansına sahip oldum. Birbirinden başarılı duayenlerle çalıma imkânı buldum. Aldığım eğitim ve mesleğim sırasındaki deneyimlerim benim için paha biçilemez değerdeler. Polis adliyeden, teknolojiye; iş dünyasından kültür sanata kadar pek çok alanda deneyimim oldu. Birbirinden farklı binlerce insanla tanışıp, görüştüm, çalıştıkça zenginleştim.

 

 

Hürriyet gazetesinde polis-adliye muhabirliği yaptığım sırada bir dostumum evimdeki karalamalarımı görüp beni cesaretlendirmesi sonucu Mimar Sinan Mezunları Derneğinin akşamları verdiği karakalem eğitimine katıldım. Üniversitenin yetenek sınavına hazırlanmak için gelen birbirinden yetenekli onlarca öğrencinin yanında ne kadar yeteneksiz olduğumla yüzleştim. Başlarda moralim bozulup içime kaçmak istesemde, öğretmenimin yaptığı bir konuşmayla eğitime devam ettim ve tamamladım. Bugün ne yazık ki ismini hatırlayamıyorum ama yeri gelmişken sizlerin huzurunda yaptığı konuşma için kendisine teşekkür etmek isterim. Çizmek hayatımın içinde oldu ama çizdiklerimi hiç kimse görmedi. Akademik eğitim almadığım için ‘senin ne haddine’ diyerek yıllarımı geçirdim. Pandemi sürecinde kağıtlarımı ve suluboyamı yıllardır durdukları koliden önce çalışma masama çıkarttım, sığamayınca oradan yemek masasını işgal ettim. Yemek masası, mutfak, salon derken evde yaşamaya alanımız kalmadı, işlerim ilgi ve talep görmeye başladı ve bu sene ilk atölyemi tutup kendime ait bir mağara yaratabilmeyi başardım.  Pandemi sürecinde çizmeye devam etmem hatta çizdiklerimi sergilemem konusunda beni cesaretlendiren ve zorlayan sanatçı dostum Özgür Özatay sayesinde ilk kişisel sergimi 2020 senesinde açtım. Ardından karma sergilere katıldım. Henüz yolun çok başındayım. Her seriyi tamamladığımda bir öncekine göre ne kadar çok ilerlediğimi görüp seviniyor, hatalarımı eksiklerimi görüp ısrarla çalışmaya denemeye ve öğrenmeye devam ediyorum. Belki bir gün Sempe kadar naif çizmeyi başarabilirim.

 

İşlerimin hepsinde iki tutkum iç içe geçmiş durumda.

Kelimelerin ve çizgilerin bir araya gelerek kağıt üzerinde beni ben yapmasını tercih ediyorum.

İnsanın doğasına, bilinçaltına, zihnine olan merakım ve eğitimlerim, temalarımda genelde bu konuyu işlememi sağlıyor. İnsanın en büyük yolculuğunun ve başarısının kendine yaptığı yolculuk olduğuna inanıyorum ve işlerimde insanların kendine yolculuk yapabilmelerini, kendi zihin labirentlerinde nasıl yürüdüklerini izleyebilmeleri hoşuma gidiyor. Suluboya resimlerimin yanı sıra sanatsal kitaplarla yazılarım ve çizimlerimi bir araya getiriyorum.

 

Sevgilerimle

Tuna Altunkaya

 

 

Sana Senden Bahset Atölyesi

Eskiçeşme Mahallesi 1403 sokak No:17 Bodrum

05326276263

tunaltunkaya@gmail.com

@sana_senden_bahset

 

 

Tuna Altınkaya'nın eserlerinden bazıları